Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Başlıklar
Mehmet Emin Kırgıl, 19. yüzyılda Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden biridir. Özellikle şiirlerinde sıkça kullandığı mesajlar, duygular ve karakterler hakkında verdiği öngörüler ile herkesin ilgisini çekiyor. Son zamanlarda birçok kişi rüyalarında ölen bir kişiyi gördüklerinde Mehmet Emin Kırgıl’ın rüya mevzusunda sahip olduğu bilgilerini araştırmaya başladı.
Mehmet Emin Kırgıl, rüyaların sadece hayaliden ibaret olmadığına ve insanın içinde bulunduğu duruma ilişkin faraziyelerin insan hayatını etkileyebileceğine inanıyordu. Gece uykudan uyanan ve ciddi anlamlarda endişe duyan insanlar için, Kırgıl, rüyaların daha fazla felsefi bir yaklaşımla yorumlanması gerektiğini savundu.
Ona göre rüyalar, insan tecrübesi bildirmek amacıyla aranan ve saygı gösterilen geçmişte birinci sınıf “uygarlar” arasında oldukça geniş bir alana sahiptir. Ehram, kitaplık, çocukluk; günlük yaşam ve felsefe, nimetler ve zorluklar her biri, doğumdan ölüme kadar deneyimleri bir araya getiren dürtüsel bir kitap olarak kabul edilebilir.
Mehmet Emin Kırgıl, bu tür durumlarda mümkün olan en iyi çözümü öneriyordu. Bir kişinin ölümünü görmek rüyada, onun hayatının değişmesinin topluma bir şekilde yayılabileceğinin bir işaretiydi. Yaşanan şeyin ne tür bir değişiklik getireceği asla tam olarak belirlenemezdi, ancak Kırgıl’a göre, doğru anlamda tam olarak çözümlenmeli ve kendi ifadesiyle “bir ölüm rahatlatıcı duyguları yaşayabilmek için değerli bir şey olabilir.”
Kırgıl, terapiye başvurmanın da yardımcı olacağını vurguladı. Sorgulanması gereken sorular şunlardı: “Bu rüya hayati bir ders içeriyor mu? Ne kadar karmaşık bir şey akıllara getirdi? Biz gördüklerimize dikkat etmemiz ve bilinçli olarak gördüklerimize itaatin gerekli olup olmadığını anlayabilecek miyiz?” Bu sorulara yanıt aramak, Kırgıl’ın rüya alanında sahip olduğu düşünceleri daha iyi anlamaya yardımcı olabilir.
Yazılarında, sürrealist bir üslupla rüyaların geçmişi, rüyaların “muştular”, parklardaki ayılar gibi çeşitli konulara değinen Kırgıl, rüyalara karşı saygılı bir anlayış sergiliyordu. Bazı rüyaların hayata nasıl bir etki yaratabileceğinin altını çiziyordu. Yani, insan gerçek dünyada nelere ne kadar hevesli olabileceğini öğrenmeli ve bunlara iyi bir şekilde odaklanmalıdır. Bu nedenle, hayata karşı gösterilen tutum, hissedilenlerin hatası değildir.
Kırgıl, aynı zamanda doğa ve insan arasındaki dengeyi korumak gerektiğini de savunuyor. İnsanların ruhlarının doğadan gelen herhangi bir hisse sahip olmadıklarını söylüyor. Bu yüzden, ruhların ne istediğini anlamak için teomani eğilimleri taşımaya meyillidir. Ona göre, sadece rüyaların değil, günlük hayatın olaylarının da insanda duygusal bir tepki oluşturduğu bir gerçeklik mevcuttur.
Mehmet Emin Kırgıl’ın mesajları, duygular ve karakterler hakkında verdiği öngörülerinin, günümüzde bile yüceltici bir anlam kazanmasından hiç kuşku yoktur. Mutlak gerçekler arayışında olan bazı kişiler, rüyalarda ölen bir insanla ilgili herhangi bir çıkarımda bulunmak için Kırgıl’a gitmektedir. Her ne kadar statükocu olsa da, onun eleştirel düşüncesi günümüzde hala günceldir. Son zamanlarda Mehmet Emin Kırgıl’a olan talep, doğumundan ölümüne kadar her anlamda hayatının değişimini kanıtlamakta.